top of page

Hekimlerin Sır Saklama Yükümlülüğünü İhlal ile ilgili Yargıtay Kararları

Merhaba sevgili okurlar! Bugün sizlerle hekimlerin sır saklama yükümlülüğünü ve bu yükümlülüğün hukuki boyutlarını ele alacağız. Bu konu, hem hasta-hekim ilişkisini anlamak hem de sağlık hizmetlerinin güvenilirliğini sağlamak açısından büyük önem taşıyor.


Hekimlerin Yükümlülükleri Nelerdir?


Hekimlerin “hekimlik sözleşmesinden” doğan çeşitli yükümlülükleri vardır. Bu yükümlülükler arasında:


  1. Hastayı Teşhis ve Tedavi Yükümlülüğü

  2. Hastayı Aydınlatma Yükümlülüğü

  3. Sadakat ve Özen Gösterme Yükümlülüğü

  4. Sır Saklama Yükümlülüğü


Özellikle sır saklama yükümlülüğü, hekim-hasta arasındaki güven ilişkisinin temelini oluşturur. Hekimler ve sağlık personeli, hastalarıyla ilgili edindikleri bilgileri üçüncü kişilerle paylaşmamalıdır. Bu yükümlülük, hem ulusal hem de uluslararası hukuki düzenlemelerle korunmaktadır.


Hekimlerin sır saklama yükümlülüğü kapsamında doktorun inceleme yapması

Sağlık Verilerinin Korunması: Hekimlerin Sır Saklama Yükümlülüğü için Hukuki Dayanaklar


Türk Hukuku'nda kişisel verilerin korunması ve hasta mahremiyeti, Anayasa'nın 20. maddesinde özel hayatın gizliliği ve korunması başlığı altında düzenlenmiştir. Ayrıca Anayasa’nın 17. maddesi “kişi dokunulmazlığı ile kişinin maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi” hakkını, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi ise “özel hayatın gizliliği ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı”nı teminat altına alır.


Tarihsel Gelişim


Hekimlerin sır saklama yükümlülüğü, Hipokrat Yemini'ne kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Bu yeminde hekim, mesleki uygulamaları sırasında öğrendiği bilgileri ifşa etmeyeceğine dair söz verir. Bu etik kural, günümüzde de tıbbi uygulamaların temel taşlarından biridir.


Hekimlerin Sır Saklama Yükümlülüğünün Kapsamı


Hekimlerin sır saklama yükümlülüğü, hastanın sağlık durumu, teşhis ve tedavi bilgileri gibi her türlü kişisel veriyi içerir. Bu bilgiler, hastanın rızası olmadan üçüncü kişilerle paylaşılamaz. Hasta ile hekim arasındaki güvene dayanan bu ilişki, hem hasta hakları yönetmeliği hem de tıbbi etik kuralları ile korunmaktadır.


Hekimlerin Sır Saklama Yükümlülüğünün Hukuki ve Cezai Sorumlulukları


Hekimlerin sır saklama yükümlülüğünü ihlal etmeleri durumunda hukuki ve cezai sorumlulukları doğar. Türk Ceza Kanunu’nun 136. maddesi, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak verilmesi, yayılması veya ele geçirilmesini suç olarak düzenler. Ayrıca, Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 20. maddesi, hastaların sağlık durumu hakkında yakınlarının veya başkalarının bilgilendirilmemesini isteme hakkını düzenler.


Hekimlerin Sır Saklama Yükümlülüğünün İhlali halinde İlgili Suç ve Cezalar:

Hekimlerin Sır Saklama Yükümlülüğünün İhlali halinde İlgili Suç ve Cezalar:


Özel hayatın gizliliğini ihlal


Madde 134- (1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.

(2) (Değişik: 2/7/2012-6352/81 md.) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.

 

Kişisel verilerin kaydedilmesi


Madde 135- (1) Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Kişisel verinin, kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin olması durumunda birinci fıkra uyarınca verilecek ceza yarı oranında artırılır.

 

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme


Madde 136- (1) Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) (Ek:17/10/2019-7188/17 md.) Suçun konusunun, Ceza Muhakemesi Kanununun 236 ncı maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları uyarınca kayda alınan beyan ve görüntüler olması durumunda verilecek ceza bir kat artırılır.

 

Nitelikli haller


Madde 137- (1) Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların;

a) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle,

b) Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,

İşlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

 

Verileri yok etmeme


Madde 138- (1) Kanunların belirlediği sürelerin geçmiş olmasına karşın verileri sistem içinde yok etmekle yükümlü olanlara görevlerini yerine getirmediklerinde bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası verilir.[56]

(2) (Ek: 21/2/2014-6526/5 md.) Suçun konusunun Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre ortadan kaldırılması veya yok edilmesi gereken veri olması hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.


Hekimlerin Sır Saklama Yükümlülüğünün Hakkında Yargıtay Kararları

Hekimlerin Sır Saklama Yükümlülüğünün Hakkında Yargıtay Kararları


Yargıtay’ın verdiği kararlarda, hekimlerin hastalarının özel bilgilerini üçüncü kişilerle paylaşmasının ciddi hukuki sonuçları olduğu görülmektedir. Örneğin, bir hekimin hastasının AIDS olduğu bilgisini basına sızdırması durumunda, bu hekimin tazminat ödemesi ve cezai sorumlulukla karşı karşıya kalması söz konusu olmuştur.


  • Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2012/13104 E. 2012/14146 K. Sayılı 05.06.2012 Tarihli Kararı;


“5237 Sayılı TCK’nın 136/1. maddesinde düzenlenen “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” suçunun belirli veya belirlenebilir bir kişinin nüfus bilgisi, adresi, parmak izi, DNA bilgisi, cinsel eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi görüşü, felsefi ve dini inancı gibi kişiye dair her türlü bilginin, başkasına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesiyle oluşacağı, elektronik mühendisi olan sanığın, teknik servis elemanı olarak çalıştığı sırada, T. Özal Tıp Merkezinde oluşturulan Corteks adlı bilgi sistemine girerek, psikiyatri anabilim dalında tedavi gören mağdure hemşirenin muayene bilgilerini okuyup, hastane çalışanlarına ifşa ettiğinin iddia edilmesi karşısında eyleminin 5237 Sayılı TCK’nın 136/1. maddesindeki suçu oluşturacağı …”


  • Yargıtay 12. Ceza Dairesi, E. 2021/3182 K. 2021/5684 T. 13.09.2021:


Dosya kapsamına göre; sanığın, katılana ait sağlık raporunu hukuka aykırı olarak ele geçirip, yayılmasına neden olduğu olayda, sanığın sübut bulan eyleminin TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasında düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturduğuna ilişkin yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.


  • Yargıtay 12. Ceza Dairesi, E. 2014/3107 K. 2014/20959 T. 27.10.2014:


"Elektronik mühendisi olan sanığın, teknik servis elemanı olarak çalıştığı sırada, T.. Ö.. Tıp Merkezi psikiyatri anabilim dalında tedavi gören mağdure hemşirenin, C.. adlı bilgi sisteminde bulunan muayene bilgilerini okuyup, hastane çalışanlarına, mağdurenin intihar girişiminde bulunduğunu anlattığı olayda, Dairemizin değişen görüşüne göre; Mağdurenin kişisel verilerini, kaydedilmiş haliyle ele geçirip, bu haliyle başkalarına verdiğine veya yaydığına dair hakkında bir delil bulunmayan sanığın, mağdurenin özel yaşam alanındaki sağlık bilgilerini okuyup, içeriğini öğrendiği mağdureye ait kişisel verileri başkalarına açıklaması eyleminin, TCK'nın 134/1-1. maddesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek, sanık hakkında, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkumiyet kararı verilmesi, Kanuna aykırı olup, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 27.10.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi."


  • Yargıtay 12. Ceza Dairesi, E. 2020/976 K. 2023/460 T. 20.02.2023:


Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04.07.2017 tarihli, 2017/829 Esas, 2017/363 Karar ve 17.06.2014 tarihli, 2012/1510 Esas, 2014/331 Karar sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere; 5237 sayılı Kanun'un 136 ncı maddesinde korunan hukuki değer genel olarak kişilerin özel hayatı ve hayatın gizli alanı, özelde ise kişisel verilerdir. 5237 sayılı Kanun'un 135 ve 136 ncı maddelerindeki kişisel verilerin korunmasına ilişkin düzenlemelerde sadece sır niteliğinde kişisel verilerin korunacağına ilişkin bir hükmün bulunmaması ve aksine 135 inci maddenin gerekçesinde gerçek kişiyle ilgili her türlü bilginin kişisel veri olarak kabul edilmesi gerektiğinin belirtilmesi karşısında, her türlü kişisel verinin hukuka aykırı olarak başkasına verilmesi, yayılması ve ele geçirilmesi fiilleri 5237 sayılı Kanun'un 136 ncı maddesindeki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturur. Bu nedenle herkes tarafından bilinen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olan kişisel bilgiler de, yasal anlamda “kişisel veri” olarak kabul edilmeli ve hukuka aykırı eylemlere karşı korunmalıdır.


Sonuç


Hekimlerin sır saklama yükümlülüğü, sadece etik bir gereklilik değil, aynı zamanda hukuki bir zorunluluktur. Hastaların mahremiyeti, sağlık hizmetlerinin güvenilirliği açısından hayati öneme sahiptir. Bu nedenle, hekimlerin ve sağlık personelinin bu yükümlülüğü titizlikle yerine getirmesi gerekmektedir. Hekimlerin sır saklama yükümlülüğüne dair bu yazımızın, hem sağlık çalışanlarına hem de hastalara faydalı olmasını umuyoruz. Sağlıklı ve güvenli günler dileriz! Sağlık hukukunda kişisel verilerin korunması ve hasta mahremiyeti neden önemli? Hekimlerin sır saklama yükümlülüğü ve sağlık verilerinin güvenliği hakkında daha fazla bilgi için Çanakkale Ceza Avukatı ile iletişime geçebilirsiniz.



Comments


bottom of page