Munzam ( Aşkın ) Zarar ve Temerrüt Faizi
- Avukat Vedat Hakan beyaz
- 5 Ağu 2024
- 3 dakikada okunur
Munzam ( Aşkın ) Zarar ve Temerrüt Faizi Nedir?
Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 122. maddesi, para borçlarında borçlunun temerrüde düşmesi durumunda alacaklının uğradığı zararları kapsamlı bir şekilde ele alır. Temerrüt faizi, borçlunun temerrüde düşmesinden kaynaklanan zararları karşılamak amacıyla ödenir. Ancak, bazı durumlarda alacaklının uğradığı zararlar temerrüt faizini aşabilir ve bu durumda "aşkın zarar" kavramı devreye girer.

TBK'nın 122. maddesi, para borçlarında borçlunun temerrüde düşmesi halinde, alacaklının temerrüt faizini aşan zararlarını da talep edebileceğini düzenler. Bu düzenleme, borçlunun kusuruna bakılmaksızın, temerrüt faizi dışında kalan zararların da giderilmesini öngörür. Temerrüt faizinin amacı, alacaklının gecikmeden dolayı uğradığı zararları karşılamaktır. Ancak, ekonomik koşullar ve paranın alım gücündeki değişiklikler gibi durumlar, temerrüt faizinin yeterli olmadığı durumları doğurabilir.
Temerrüt Faizi ve Aşkın Zarar
Temerrüt faizi, borçlunun temerrüde düşmesinden kaynaklanan zararları karşılamak amacıyla ödenir. Ancak, bazı durumlarda alacaklının uğradığı zararlar temerrüt faizini aşabilir ve bu durumda "aşkın zarar" kavramı devreye girer. Aşkın zarar, alacaklının temerrüt faizini aşan zararlarını ifade eder ve bu zararlar, borçlunun kusuruna bakılmaksızın giderilmelidir.
Aşkın zararın talep edilebilmesi için üç temel unsurun varlığı gerekmektedir:
Zararın Varlığı: Alacaklının temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olması.
Kusur: Borçlunun temerrüde düşmekte kusurlu olması.
Nedensellik Bağı: Uğranılan zarar ile temerrüt arasında uygun nedensellik bağının bulunması.
Bu unsurların birlikte gerçekleşmesi durumunda, alacaklı aşkın zararın giderilmesini talep edebilir.
Ekonomik Koşullar ve Paranın Alım Gücü
Paranın alım gücündeki değişiklikler, özellikle yüksek enflasyon dönemlerinde alacaklı açısından önemli bir zarar kalemi oluşturabilir. Yüksek enflasyon dönemlerinde, paranın değer kaybetmesi sonucu alacaklının uğradığı zararlar, aşkın zarar kapsamında değerlendirilebilir. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, alacaklının alacağını geç elde etmesi nedeniyle paranın alım gücündeki azalmanın mülkiyet hakkının ihlali olarak değerlendirilmesi gerektiği görüşündedir.
Örneğin, Anayasa Mahkemesi'nin 2014/2267 sayılı, 21.12.2017 tarihli kararında, alacaklının mülkiyet hakkının ihlal edildiği ve alacağının geç ödenmesi nedeniyle ekonomik koşullardan dolayı değer kaybetmesinin telafi edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu tür kararlar, alacaklının haklarının korunması açısından önemli bir rehber niteliğindedir.
Yargı Kararları ve Uygulamalar
Anayasa Mahkemesi, bireysel başvurulara ilişkin verdiği kararlarda, alacaklının alacağını geç kavuşması nedeniyle uğradığı zararların giderilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Anayasa Mahkemesi'nin kararları doğrultusunda, Yargıtay'ın bazı daireleri de bu yönde kararlar vermiştir. Ancak, adli yargının uygulamaları arasında yeknesaklık sağlanamamış ve farklı yaklaşımlar benimsenmiştir.
Örneğin, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını dikkate alarak, paranın alım gücündeki kaybın temerrüt faizinden fazla olması durumunda aşkın zararın varlığını karine olarak kabul etmiştir. Buna karşın, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, alacaklının zararını somut delillerle ispatlaması gerektiği görüşünü benimsemiştir.
Yargıtay'ın farklı daireleri arasında bu konuda yeknesak bir uygulamanın sağlanması gerekmektedir. Örneğin, Yargıtay 19., 5. ve 13. Hukuk Daireleri, Anayasa Mahkemesi kararları sonrası verdikleri kararlarda ekonomik koşullardaki değişimin aşkın zarar için yeterli olmadığı görüşünü benimsemişlerdir. Ancak, Anayasa Mahkemesi'nin mülkiyet hakkının ihlali ile ilgili kararları dikkate alındığında, bu konuda daha bütüncül bir yaklaşım benimsenmesi gerektiği açıktır.
Aşkın Zarar Nasıl İstenir ve Hangi Mahkemede Dava Açılır?
Aşkın Zararın İstenmesi: Aşkın zararın talep edilebilmesi için alacaklının, temerrüt faizi ile karşılanamayan zararlarının varlığını ispatlaması gerekmektedir. Bunun için ekonomik veriler, resmi kurumların sağladığı bilgiler ve diğer somut deliller kullanılabilir. Alacaklı, zararın varlığını ve bu zararın borçlunun temerrüdü ile bağlantısını kanıtlamak durumundadır.
Hangi Mahkemede Dava Açılır: Aşkın zararın talep edilmesi için dava, alacaklının yerleşim yerindeki Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılır. Bu mahkemeler, genel olarak borç ve alacak davalarına bakmakla yetkilidir. Davanın açılması sırasında, alacaklının temerrüt faizi dışında kalan zararlarını detaylı bir şekilde açıklaması ve gerekli delilleri sunması gerekmektedir.
Öğretideki Görüşler
Hukuk doktrininde de paranın alım gücündeki düşüşün aşkın zarar kapsamında görülüp görülemeyeceği ve ispatı konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı yazarlar, yüksek enflasyon dönemlerinde paranın alım gücündeki kaybın aşkın zarar olarak kabul edilmesi gerektiğini savunurken, diğerleri somut zarar ispatının gerekli olduğunu belirtmektedir.
Örneğin, bazı yazarlar, alacaklının zararını ispatlamasının her zaman kolay olmadığını ve bu nedenle alacaklının ispat yükünün hafifletilmesi gerektiğini savunmaktadır. Yüksek enflasyon dönemlerinde paranın alım gücünün azalması nedeniyle alacaklının uğradığı zararların aşkın zarar kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Diğer yandan, bazı yazarlar, alacaklının parasını zamanında elde etmiş olsa dahi paranın değer kaybetmeyeceği yönünde bir karinenin kabul edilmesi gerektiğini savunmaktadır. Bu görüşe göre, yüksek enflasyon dönemlerinde paranın alım gücündeki kaybın aşkın zarar olarak kabul edilmesi, alacaklının haklarının korunması açısından önemlidir.
Sonuç
Paranın değer kaybı bağlamında aşkın zarar, özellikle yüksek enflasyon dönemlerinde alacaklılar için önemli bir hukuki sorun teşkil etmektedir. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararları, alacaklının mülkiyet hakkının korunması açısından önemli bir rehber niteliğindedir. Yargıtay'ın farklı daireleri arasında yeknesak bir uygulamanın sağlanması ve öğretideki görüşlerin dikkate alınarak yasal düzenlemelerin yapılması, bu sorunun çözümüne katkı sağlayacaktır.
Bu kapsamda, alacaklının zararının ispatı konusunda somut ve soyut yöntemlerin birlikte değerlendirilmesi, ekonomik verilerin ve resmi kurumların sağladığı bilgilerin kullanılması, hukuk sistemimizin gelişimine katkı sağlayacak önemli adımlardır. Alacaklıların, temerrüt faizi dışında kalan zararlarının giderilmesi için hukuk yoluna başvurmaları ve haklarını etkin bir şekilde savunmaları önem arz etmektedir. Munzam ( Aşkın ) Zarar ve Temerrüt Faizi hakkında daha fazla hukuki destek için Çanakkale Ticaret Avukatımız ile iletişime geçiniz.
Comments