Muvazaalı İşlemler ve Tasarrufun İptali Davaları: TBK 19 ve İİK 277
- Avukat Vedat Hakan beyaz
- 22 Tem 2024
- 7 dakikada okunur
Borçlunun Mal Kaçırma Taktiklerine Karşı Hukuki Çözümler
Borçlunun mal kaçırma amacıyla yaptığı muvazaalı işlemler, alacaklıların haklarını zedelemektedir. Türk Borçlar Kanunu (TBK) Madde 19 ve İcra ve İflas Kanunu (İİK) 277 ve devamı maddeleri bu tür işlemlere karşı alacaklılara çeşitli hukuki yollar sunmaktadır. Bu yazıda, TBK Madde 19 ve İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptali davaları detaylandırılacak ve her iki hüküm arasındaki farklar ile uygulamadaki önemleri vurgulanacaktır.

TBK Madde 19 ve Muvazaa
TBK Madde 19 hükmü, sözleşmelerde tarafların gerçek ve ortak iradelerinin esas alınmasını öngörmektedir. Bu maddeye göre, alacaklılar, borçlunun muvazaalı işlemler yaparak mal varlığını azaltma çabalarını tespit ettiğinde, bu işlemlerin iptali için dava açma hakkına sahiptir. Madde, borçlunun, yazılı bir borç tanımasına dayanarak alacağını elde eden üçüncü kişilere karşı muvazaa savunması yapamayacağını da belirtir.
Tasarrufun İptali Davaları: TBK Madde 19 ve İİK 277
İİK 277 ve Devamı Maddeleri
İİK 277 ile 284. maddeleri arasında düzenlenen tasarrufun iptali davaları, borçlunun alacaklılarından mal kaçırma amacıyla yaptığı işlemleri hedef alır. İİK 277. maddeye göre, bu davayı açabilecek kişiler açıkça belirlenmiştir: elinde muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan alacaklılar ve iflas idaresi.
İİK 284. madde uyarınca, muvazaalı olduğu iddia edilen tasarruf tarihinin üzerinden beş yıl geçmesiyle dava açma hakkı sona erer. Bu durum, hak düşürücü süre olarak bilinir ve birçok muvazaa olgusunda alacaklıların dava açma yolunu kapatır. Ancak, bu koşullar mevcut değilse, TBK Madde 19 gereği iptal davası açma imkanı bulunmaktadır.
TBK Madde 19 Uyarınca Tasarrufun İptali Davaları
TBK Madde 19’a dayanarak açılan iptal davaları, istisnai niteliktedir. İİK Madde 277 ve devamındaki düzenlemeler kıyasen uygulanır ve bu davalarda, alacaklı-borçlu ilişkisi söz konusudur. Eğer alacaklı, borçlunun muvazaalı işlemleri nedeniyle alacağını tahsil edemiyorsa, öncelikle İİK 277 vd. maddeleri uyarınca dava açmalıdır. Ancak, bu koşullar yoksa veya hak düşürücü süre dolmuşsa, TBK Madde 19 uyarınca dava açma yoluna gitmelidir.
Uygulamada Karşılaşılan Zorluklar ve Çözüm Yolları
Borçlunun muvazaalı işlemlerini tespit etmek, alacaklı için zorlayıcı olabilir. UYAP sistemi üzerinden pasif tapu bilgilerine ulaşmak mümkün değildir; bu nedenle alacaklının, borçlunun mal varlığını tespit için tapu müdürlüklerine başvurması gerekmektedir. Bu araştırma sonucunda muvazaalı işlem tespit edilirse, alacaklı iptal davası açabilir.
İptal davalarında, borçlunun mal varlığının borcu karşılamaya yetmediğinin tespiti için kesin veya geçici aciz vesikası gerekmektedir. Ancak, Yargıtay kararları uyarınca, bu vesika dava kesinleşene dek sunulabilir. Örneğin, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2884/3093 sayılı, 2009 tarihli kararı bu yöndedir.
Dava Açma Koşulları ve Yetkili Mahkeme
İİK 277 vd. maddeleri uyarınca açılacak tasarrufun iptali davalarında dava değeri, muvazaalı devredilen malın devir bedeli veya icra takibindeki kesinleşen miktardır. Harç belirsizliği nedeniyle davanın reddedilmesi hukuken mümkün değildir; mahkeme, harcı tamamlamak üzere davacıya süre vermekle yükümlüdür.
Tasarrufun iptali davalarında yetkili mahkeme, davalının yerleşim yeri asliye hukuk mahkemesidir. Bu husus, uygulamada sıkça karıştırılmaktadır. TBK Madde 19 uyarınca açılacak davalar da aynı mahkemede görülür. Ancak, İİK 277 vd. maddeleri uyarınca açılan davalar basit yargılama usulüne tabi iken, TBK Madde 19 uyarınca açılan davalar yazılı yargılama usulüne tabidir.

Dava açılırken dikkat edilmesi gereken nokta...
TBK Madde 19 uyarınca açılan tasarrufun iptali davaları, özel nitelikteki davalardır. Bu davaların öne çıkan özelliği, bir alacağın mevcut olması ve borçlunun, borçtan kaçınmak amacıyla muvazaalı işlemler yapmasıdır. Bu tür davalarda, İİK 277 ve devamı maddelerinin kıyas yoluyla uygulanması talep edilmelidir ve İİK Madde 283/1 gereğince, muvazaalı şekilde devredilen mal üzerinde cebri icra ve satış yetkisi istenmelidir. Mahkeme, davayı kabul ederse, İİK Madde 283/1 uyarınca, davacıya, davaya konu mal üzerinde, alacak ve ferileriyle sınırlı olarak cebri icra ve satış yetkisi tanıyacaktır. Bu sebeple, TBK Madde 19’a dayanarak açılan tasarrufun iptali dava dilekçesinde "TBK Madde 19 ve İİK 277 vd. Maddeler uyarınca tasarrufun iptali davasıdır" ifadesine yer verilmeli ve mutlaka TBK Madde 19'a göre muvazaanın mevcut olduğu belirtilerek, davaya konu işlemin iptali ve mal üzerinde İİK Madde 283/1'e göre cebri icra ve satış yetkisi istenmelidir. Uygulamada, TBK Madde 19’a dayanan davaların basit yargılama usulü ile görüldüğü ve bu davalarda geçici veya kesin aciz vesikası talep edildiği gözlemlenmektedir; ancak bu uygulamalar yanlıştır, çünkü TBK Madde 19 uyarınca açılan davalarda, sadece İİK 277 ve devamı maddelerin kıyas yoluyla uygulanması istenmektedir.
Sonuç
TBK Madde 19 ve İİK 277 vd. maddeleri, borçlunun alacaklılarından mal kaçırma amacıyla yaptığı muvazaalı işlemlere karşı etkili hukuki yollar sunmaktadır. Alacaklılar, bu hükümler uyarınca muvazaalı işlemleri iptal ettirerek alacaklarını tahsil edebilirler. Uygulamada, her iki dava türünün de özelliklerini ve gerekliliklerini bilmek, alacaklıların haklarını koruma noktasında büyük önem taşımaktadır. TBK Madde 19’un sağladığı esneklik, özellikle hak düşürücü süre dolduğunda veya diğer şartlar mevcut olmadığında alacaklılara önemli bir alternatif sunmaktadır.
Alacaklıların muvazaalı işlemler karşısında güçlü bir hukuki koruma sağlamak için, TBK Madde 19 ve İİK 277 vd. maddeleri uyarınca dava açma süreçlerini iyi anlamaları ve bu süreçleri doğru şekilde yönetmeleri gerekmektedir. Bu bağlamda, detaylı bir hukuki danışmanlık almak ve gerekli tüm delilleri toplamak, davaların başarıyla sonuçlanması açısından kritik öneme sahiptir. Konu ile ilgili hukuki danışmanlık almak için Çanakkale Gayrimenkul Avukatımız ile iletişime geçiniz.
HUKUKİ DAYANAKLAR:
İcra İflas Kanunu:
ONBİRİNCİ BAP İptal davası İptal davası ve davacılar: Madde 277 – (Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.) İptal davasından maksat 278, 279 ve 280 inci maddelerde yazılı tasarrufların butlanına hükmettirmektir. Bu davayı aşağıdaki şahıslar açabilirler: 1 – Elinde muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan her alacaklı, 2 – İflas idaresi yahut 245 inci maddede ve 255 inci maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı hallerde alacaklıların kendileri. İvazsız tasarrufların butlanı: Madde 278 – (Değişik: 18/2/1965-538/114 md.) Mütat hediyeler müstesna olmak üzere, hacizden veya haczedilecek mal bulunmaması sebebiyle acizden yahut iflasın açılmasından haczin veya aciz vesikası verilmesinin sebebi olan yahut masaya kabul olunan alacaklardan en eskisinin tesis edilmiş olduğu tarihe kadar geriye doğru olan müddet içinde yapılan bütün bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar batıldır. Ancak, bu müddet haciz veya aciz yahut iflastan evvelki iki seneyi geçemez. Aşağıdaki tasarruflar bağışlama gibidir.
(Değişik : 9/11/1988-3494/53 md.) (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi’nin 16/12/2021 tarihli ve E.: 2021/52, K.: 2021/97 sayılı Kararı ile.) (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi’nin 26/1/2022 tarihli ve E.: 2021/9, K.: 2022/4 sayılı Kararı ile.) füru, (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi’nin 11/7/2018 tarihli ve E.: 2018/9, K.: 2018/84 sayılı Kararı ile.)(1) (…) (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi’nin 26/1/2022 tarihli ve E.: 2021/9, K.: 2022/4 sayılı Kararı ile.) evlat edinenle evlatlık arasında yapılan ivazlı tasarruflar,
Akdin yapıldığı sırada, kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler,
Borçlunun kendisine yahut üçüncü bir şahıs menfaatine kaydı hayat şartiyle irat ve intifa hakkı tesis ettiği akitler ve ölünceye kadar bakma akitleri, (1) 15/11/2018 tarihli ve 30596 sayılı Resmî Gazete’ de yayımlanan bu değişiklik, kararın Resmî Gazete’ de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girer. 1313 Acizden dolayı butlan: Madde 279 – Aşağıdaki tasarruflar borcunu ödemiyen bir borçlu tarafından hacizden veya mal bulunmaması sebebile acizden yahut iflasın açılmasından evvelki bir sene içinde yapılmışsa yine batıldır: 1 – Borçlunun teminat göstermeği evvelce taahhüt etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere borçlu tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan rehinler; 2 – Para veya mutat ödeme vasıtalarından gayrı bir suretle yapılan ödemeler; 3 – Vadesi gelmemiş borç için yapılan ödemeler.
(Ek : 9/11/1988-3494/54 md.) Kişisel hakların kuvvetlendirilmesi için tapuya verilen şerhler. Bu tasarruflardan istifade eden kimse borçlunun hal ve vaziyetini bilmediğini ispat eylerse iptal davası dinlenmez. Zarar verme kastından dolayı iptal(1) Madde 280 – (Değişik: 18/2/1965-538/115 md.) (Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/66 md.) Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu malî durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hâllerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya iflâs yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır. (Mülga ikinci fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.) (Değişik: 9/11/1988-3494/55 md.) Üçüncü şahıs, borçlunun karı veya kocası, usul veya füruu ile üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve sıhri hısımları, evlat edineni veya evlatlığı ise borçlunun birinci fıkrada beyan olunan durumunu bildiği farz olunur. Bunun hilafını üçüncü şahıs, ancak 279 uncu maddenin son fıkrasına göre isbat edebilir. Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiği kabul olunur. Bu karine, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebilir. İptal davalarında yargılama usulü: Madde 281 – (Değişik: 18/2/1965-538/116 md.) Mahkeme, iptal davalarını basit yargılama usulü ile görüp hükme bağlar ve bu davalara mütaallik ihtilafları hal ve şartları gözönünde tutarak serbestçe takdir ve halleder. Hakim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir. Teminatın lüzum ve miktarı mahkemece takdir ve tayin olunur. Şu kadar ki, davanın elden çıkarılmış mallar yerine kaim olan kıymete taalluku halinde, teminat göstermeksizin ihtiyati haciz kararı verilemez. Davalılardan herhangi biri davacının alacağını ödediği takdirde, dava reddolunur. Bu halde hakim, duruma göre herbirini masrafla ilzam veya bu masrafı aralarında takdir ettiği surette taksim eder. İptal davasında davalı: Madde 282 – (Değişik: 18/2/1965-538/117 md.) İcra ve iflas Kanununun 11 inci babındaki iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Bunlardan başka, kötü niyet sahibi üçüncü şahıslar aleyhine de iptal davası açılabilir. İptal davası iyi niyetli üçüncü şahısların haklarını ihlal etmez. (1) Bu madde başlığı “Diğer butlan halleri:” iken, 17/7/2003 tarihli ve 4949 sayılı Kanunun 66 ncı maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir. 1314 İadenin şümulü: Madde 283 – (Değişik: 18/2/1965-538/118 md.) Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, bu davaya konu teşkil eden mal üzerinde cebri icra yolu ile, hakkını almak yetkisini elde eder ve davanın konusu taşınmazsa, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın tashihine mahal olmadan o taşınmazın haciz ve satışını istiyebilir. İptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taallük ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (Davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahküm edilir. İptal davası üzerine üçüncü şahıs da, mamelekinde hasıl olacak eksikliğin borçludan tahsilini aynı davada istiyebilir. Bu talep, iptal davasının tefrik edilerek daha önce hükme bağlanmasına mani değildir. İptal davasını kaybeden üçüncü şahıs, karşılık olarak şeyi veya bedelini borçludan veya iflas masasından geri istiyebilir. Batıl bir tasarruf neticesinde kendisine ödenilen şeyi geri veren alacaklı eski haklarını muhafaza eder. Kendisine bağış yapılan iyi niyetli ise yalnız dava zamanında elinde bulunan miktarı geri vermeye mecburdur. Hak düşürücü müddet: Madde 284 – (Değişik: 18/2/1965-538/119 md.) İptal davası hakkı, batıl tasarrufun vukuu tarihinden itibaren beş sene geçmekle düşer.
Comentários