Orman Sınırı Dışına Çıkarmada Hukuki Süreçler ve Yargıtay Kararları
- Avukat Vedat Hakan beyaz
- 24 Tem 2024
- 7 dakikada okunur
Orman Sınırı Dışına Çıkarma: Hukuki Düzenlemeler ve Uygulama
Orman Sınırı Dışına Çıkarma Nedir?
Orman sınırı dışına çıkarma işlemi, belirli şartlar altında orman olarak kabul edilen alanların orman sınırları dışına çıkarılması ve bu alanların farklı amaçlarla kullanılmasına olanak tanıyan bir hukuki düzenlemeyi ifade eder. Bu düzenleme, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 2. maddesi ile belirlenmiştir. Amaç, orman olarak korunmasında yarar görülmeyen alanların tarım, yerleşim veya diğer amaçlar için değerlendirilmesini sağlamaktır.

Orman Sınırı Dışına Çıkarmanın Şartları
Orman sınırı dışına çıkarma işlemi, belirli bilimsel ve fenni gerekçelere dayandırılmaktadır. Bu kapsamda orman sınırları dışına çıkarılabilecek alanlar şunlardır:
Yerleşim Alanları: Orman içindeki köylerin halkının yerleştirilmesi amacıyla orman olarak korunmasında yarar görülmeyen alanlar.
Tarım Alanları: Bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetmiş ve tarım alanlarına dönüştürülmesi yararlı görülen yerler.
Hayvancılık Alanları: Funda ve makilerle örtülü olup, tarım ve hayvancılık için kullanılmasında yarar görülen alanlar.
Şehir, Kasaba ve Köy Yapıları: 31 Aralık 1981 tarihinden önce orman niteliğini kaybetmiş, tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık ve benzeri tarım alanları ile şehir, kasaba ve köy yapılaşmalarının bulunduğu yerler.
İşlemin Hukuki Süreci
Orman sınırı dışına çıkarılan yerlerin tescili, orman kadastro komisyonları tarafından yapılır. Bu işlem sırasında, şu hususlar dikkate alınır:
Tespit ve Tescil: Orman sınırları dışına çıkarılan yerler, Devlete ait ise Hazine adına, kamu tüzel kişiliğine ait ise ilgili tüzel kişilik adına, özel hukuka tabi kişilere ait ise bu kişiler adına tescil edilir. Tescil işlemi orman kadastro komisyonları tarafından yapılır.
İtiraz ve İlan: Yapılan tespitler ve sınırlandırmalar 30 gün süreyle ilan edilir ve itirazlar değerlendirilir. Orman sınırı dışına çıkarma işlemi kesinleştiğinde tapuda gerekli düzenlemeler yapılır.
Sınırlamaların Devamı: Orman sınırları dışına çıkarma işlemi dışında orman alanlarında daraltma yapılamaz. Orman rejimi içine alınan yerlerde bu niteliklerin devamı süresince sınır dışına çıkarma işlemi uygulanmaz.
Yargıtay Kararları ve Uygulamalar
Yargıtay kararları, orman sınırı dışına çıkarma işlemleriyle ilgili önemli içtihatlar oluşturmuştur:
Fiili Orman Niteliği: Yargıtay, orman kadastrosuna göre sınır dışında kalan ancak fiilen orman niteliği taşıyan yerlerin kazandırıcı zamanaşımı ile kazanılamayacağına hükmetmiştir (Yargıtay 20. HD 1993/10840 E., 1993/10142 K., 29/11/1993 T.).
Zilyetlik Süresi: Orman vasfındaki bir yerin kullanımı sırasında kazandırıcı zamanaşımı süresinin başlamayacağı, orman sınırının dışına çıkarılması halinde sürenin başlayacağı kabul edilmiştir. Bu nedenle orman sınırı dışına çıkarılmadan önce zilyetlik süresi işletilemez (Yargıtay 20. HD 1993/10840 E., 1993/10142 K., 29/11/1993 T.) .
Yargıtay Kararı İncelemesi
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'nin 2005/1422 E.N. ve 2005/1829 K.N. numaralı kararını ele alacağız. Karar, orman arazisi üzerindeki zilyetlik ve kazandırıcı zamanaşımı ile toprak kazanma konularını detaylı bir şekilde inceliyor. Konunun hukuki karmaşıklığını anlamak ve ilgili mevzuat çerçevesinde değerlendirmek için kararın detaylarına ve ilgili yasaların uygulamalarına bakacağız.
Olayın Özeti
Dava, kadastro sırasında fıstıklık olarak vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tespit ve tescil edilen bir taşınmazın tapu iptali ve tescil talepleriyle ilgilidir. Davacı Hazine, taşınmazın sınırlarının sabit olmadığını ve orman ve mera niteliğinde bulunduğunu iddia ederek dava açmıştır. Mahkeme, davanın reddine karar vermiş, bu karar davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay Kararı İncelemesi ( Yargıtay Kararının Tamamı En Aşağıdadır. )
Kazandırıcı Zamanaşımı ve Zilyetlik
Kazandırıcı zamanaşımı, bir taşınmazın belli bir süre boyunca zilyetlik edilmesi durumunda, o taşınmazın mülkiyetinin zilyetliğe dayanan kişi tarafından kazanılmasını sağlayan bir hukuki ilkedir. Bu davada, taşınmazın vergi kaydı ve zilyetlik nedeniyle davalı adına tescil edilmesi, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin bir uygulaması olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu durum, taşınmazın niteliği ve sınırlarının belirlenmesi açısından detaylı bir inceleme gerektirmiştir.
Orman Kadastrosu ve Mevzuat

Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde, orman kadastrosu yapılmamıştır. Bu durumda, taşınmazın orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116, 4785 ve 5658 sayılı yasalara göre çözülmesi gerekmektedir. Yargıtay, bu tür davalarda taşınmazın niteliğinin belirlenmesi için en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planının taşınmaz yerine uygulanmasını öngörmüştür.
Bilirkişi Raporlarının Önemi
Mahkeme, ziraat teknisyeni tarafından hazırlanan rapora dayanarak karar vermiştir. Ancak Yargıtay, bu raporun yeterli olmadığını ve uzman orman yüksek mühendisi aracılığıyla resmi belgelere dayalı bir inceleme yapılması gerektiğini belirtmiştir. Bu tür davalarda, bilirkişi raporlarının doğruluğu ve kapsamlılığı son derece önemlidir. Taşınmazın nitelikleri, bitki örtüsü ve toprak yapısı gibi unsurların detaylı bir şekilde incelenmesi gerekmektedir.
İlgili Mevzuatın Uygulanması
Yargıtay, 4785 Sayılı Yasanın 2/B maddesi ve 6831 Sayılı Yasanın 1/H maddesinin istisnalarına dikkat çekmiştir. Bu yasalar, orman arazisi sayılan yerlerin belirlenmesi ve istisnai durumların değerlendirilmesi açısından önemlidir. Davalı tarafın tapu kaydı ibraz edememesi durumunda, vergi kaydının sahiplik belgesi sayılmayacağı vurgulanmıştır.
Sonuç ve Değerlendirme
Yargıtay, Hazine vekilinin temyiz itirazlarını kabul ederek, mahkemenin kararını bozmuştur. Bu karar, orman arazisi üzerinde zilyetlik ve kazandırıcı zamanaşımı ile mülkiyet kazanma konularının hukuki karmaşıklığını ve bu tür davalarda dikkat edilmesi gereken hususları ortaya koymaktadır. Özellikle bilirkişi incelemelerinin detaylı ve resmi belgelere dayalı olması gerektiği, bu tür davalarda doğru ve adil bir karar verilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Ormandan toprak kazanma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile ilgili bu inceleme, benzer davalarda karşılaşılabilecek hukuki sorunların anlaşılmasına ve çözülmesine ışık tutacak niteliktedir. Orman sınırı dışına çıkarma işlemi, orman olarak korunmasında yarar görülmeyen alanların farklı amaçlar için kullanılmasını sağlayan bir hukuki mekanizmadır. Bu işlemler, bilimsel ve fenni gerekçelere dayanarak yapılır ve ilgili alanların tarım, yerleşim veya diğer amaçlarla değerlendirilmesine olanak tanır. Ancak, orman vasfındaki alanların korunması ve hukuki süreçlerin doğru bir şekilde işletilmesi, çevresel ve kamusal yararın korunması açısından büyük önem taşımaktadır. Orman Sınırı Dışına Çıkarmada Hukuki Süreçler Hakkında Daha Fazla Hukuki Destek İçin Çanakkale Gayrimenkul Avukatımız ile iletişime geçebilirsiniz.
YARGITAY 20. Hukuk Dairesi 2005/1422 E.N , 2005/1829 K.N.
İlgili Kavramlar
KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI ZİLYETLİĞİ KESİNLEŞMİŞ ORMAN KADASTROSU ZİLYEDLİKLE ORMANDAN TOPRAK KAZANMA
İçtihat Metni
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında …… Köyü 108 ada 38 parsel sayılı 123.660,36 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, fıstıklık olarak vergi kaydı ile ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tesbit ve tescil edilmiştir.
Davacı Hazine, taşınmazın sınırlarının sabit olmadığı, orman ve mera niteliğinde bulunduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali tescil davasıdır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır.
Kural olarak; orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasa hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 Sayılı Yasa ile sadece devlet ormanları belirlenmiştir. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 Sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 Sayılı Yasa ile iadeye tabi tutulmuştur. İadenin koşulları yasada gösterilmiştir. Somut olayda; Hazine orman iddiası ile dava açtığına göre, çekişmeli taşınmazın orman sayılan ya da orman toprağı sayılan yerlerden olup olmadığının belirlenmesi, en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planının taşınmaz yerine uygulanması suretiyle çözüleceği açıktır. Mahkemece, uzman orman yüksek mühendisi aracılığı ile resmi belgelere dayalı olarak usulünce bir inceleme yapmadan taşınmaz üzerindeki müşahade ve incelemesini yapan ziraat teknisyeni raporuna göre karar verilmiştir.
Dayanılan, 07.07.2003 tarihli Ziraat Teknisyeni Hilmi Gökçek tarafından hazırlanan raporda, çekişmeli 108 ada 38 parsel sayılı taşınmazın batıdan doğuya, güneyden kuzeye doğru % 35-4 yaş arasında halen üzerinde meyveli durumda sakız ağaçlarından aşılanmış antepfıstığı olduğu, sürgünleri alınmış yabani antepfıstığı ağaçları ve sakız ağaçları olduğu, yükselen eğimle kayalık, taşlık bir arazi yapısı olduğu ve bahçe niteliğinde FISTIKLIK ve SAKIZLIK olduğu belirtilmiştir.
Esasen; Çam, Ladin, Gürgen, Meşe gibi asıl orman ağaçları yanında, meyveli-meyvesiz fıstık çamı, palamut meşesi, aşısız kestane, kavak, söğüt, kızılağaç, akasya, okaliptüs ağaçları ile aşılı ve aşısız zeytinliklerle yabani veya aşılanmış fıstık, sakız ve sakız nevileri olan menengiç, buttun, yabani sakız, mezdeki sakızı, adi sakız, filistin sakızı ve harnup ağaçları da orman örtüsüdür. Bu gibi yerler yerleriyle birlikte orman sayılır. Sahipli yani tapulu olmak koşuluyla fıstık çamları ve palamut meşelikleri 4785 Sayılı Yasanın 2/B maddesinde ve yine 6831 Sayılı Yasanın 1/H maddesinde istisnai olarak, aşılı ve aşısız zeytinliklerle, 6777 Sayılı Yasada açıklanan yabani veya aşılanmış fıstıklık, sakızlık ve harnupluklar 6831 Sayılı Yasanın 1. maddesinin istisnaları olup orman sayılmazlar. Ne var ki; istisnanın ana koşulu …sahipli arazide… kavramı olup, bu tapu kaydı olan ve kayıttaki nitelik dahi aynı olan taşınmazı ifade eder. Dayanılan 28.05.1968 tarihli 147 numaralı vergi kaydı fıstıklık niteliğinde ise de, vergi kaydı yasanın kastettiği amaçta sahiplik belgesi olmayıp zilyetliği kanıtlayan ve doğrulayan bir belgedir. 28.02.1995 tarihinde yürürlüğe giren 4086 Sayılı Yasayla değişik 3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkındaki Kanunun 1 ve 2. maddesindeki imar, tahsis ve ihya koşulları, 6777 Sayılı Yasayla Sakız ve Nevileriyle, Harnupluklara da teşmil olunmuştur. Bu nedenle, ilerde doğması muhtemel hak sahiplerinin belirlenebilmesi için mahkemece, 3573 Sayılı (4086 Sayıl Yasa ile değişik), 6777 Sayılı Yasaya göre Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca ilgililerine bir tahsis yapılıp yapılmadığı öncelikle araştırılmadığı gibi, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu ile karar verilemez.
Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; böylesine yapılacak incelemede taşınmazın resmi belgelerde orman sayılan yerlerden olduğunun saptanması halinde 4785 Sayılı Yasanın 2/B maddesi ve 6831 Sayılı Yasanın 1-H maddesinde sayılan istisnalara girip girmediğinin araştırılması konusunda davalı tarafa tapu kaydı bulunup bulunmadığı sorulmalı, varsa getirtilerek uygulanıp kapsamı belirlenmeli, şayet tapu kaydı ibraz edilemiyor ise, vergi kaydının sahiplik belgesi sayılmayacağı değerlendirilmeli ve ondan sonra oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 28/02/2005 günü oybirliği ile karar verildi. "
Comentários