top of page

Tapu İptali ve Tescil Davalarında Hata ve Hile: Yargıtay Kararı İncelemesi

Tapu iptali ve tescil davaları, hukuki zeminde oldukça karmaşık ve detaylı değerlendirme gerektiren konulardan biridir. Bu blog yazısında, T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 13.12.2018 tarihli 2018/1-889 Esas ve 2018/1939 Karar sayılı kararı üzerinde durulacaktır. Karar, hata ve hile iddialarına dayalı olarak açılan bir tapu iptali ve tescil davasında, yasal sürelerin belirlenmesi ve delil değerlendirmesi konularında önemli açıklamalar içermektedir.


Tapu İptali ve Tescil Davalarında Hata ve Hile

Davaya Konu Olaylar Davacılar, ileri yaşta olan müvekkillerine bakabilecek bir yakını olmadığından uzun yıllar yalnız yaşadığını, davalı ile tanıştıktan sonra günlük işlerini yevmiye ile yaptırmaya başladığını belirtmişlerdir. Davacı, davalıya ve ailesine maddi yardımlarda bulunduğunu, eşinden aldığı maaşı onlar için harcadığını, 2008 yılı Kurban Bayramı'ndan sonra döndüğünde davalıya ulaşamadığını ve 84 parsel sayılı taşınmazının 2006 yılında bağış suretiyle devredildiğini öğrenmiştir. Davacı, taşınmazı kiralamak için tapuya gittiğini, ancak hata ve hileye düşürülerek bağışlama işleminin gerçekleştirildiğini iddia ederek tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur.


Tapu İptali ve Tescil Davalarında Hata ve Hile Hakkında

Mahkeme ve Yargıtay Kararları


Ayvalık Asliye Hukuk Mahkemesi, davanın reddine karar vermiştir. Mahkeme, davacının uzun yıllar davalı tarafından bakıldığı, kimi tanıkların beyanına göre bakım işinin ücret karşılığı, kimine göre ücretsiz yapıldığını belirtmiştir. Davacının duyduğu minnetin karşılığı olarak taşınmazı bağışladığı, diğer taşınmazlar arasında sadece birini devrettiği, kira kontratı için tapuya gitmeye gerek olmadığı ve taşınmazın devri sırasında düzenlenen satış senedinin resmi bir belge olduğu ve aksinin aynı nitelikteki bir delille ispatı gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.


Davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, kararı bozarak dosyayı geri çevirmiştir. Yargıtay, hata ve hile hukuksal nedenine dayalı iddialar bakımından, Borçlar Kanunu'nun 31. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin başlangıç tarihinin akdin yapıldığı tarih olmayıp hata ve hileye düşürülmeye ıttıla kesbedildiği tarih olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, hata ve hile olgusunun Türk Medeni Kanunu'nun 7. maddesi gereğince her türlü delille ispatlanabileceğini vurgulamıştır.


Hukuk Genel Kurulu Kararı Hukuk Genel Kurulu, somut olayda yanılma (hata) ve aldatma (hile) hukuksal nedenlerine dayalı olarak 27.04.2006 tarihinde bağış suretiyle yapılan temlikin iptali istenildiğini ve eldeki davanın 03.09.2009 tarihinde açıldığını, dayanılan irade bozukluğu hallerinin ise 06.03.2009 tarihinde öğrenildiğini belirlemiştir. Mahkemece, davacının iddiası ile dayandığı delillerin yasal düzenleme ve ilkeler çerçevesinde değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, hak düşürücü sürenin sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren başlayacağı ve resmi senedin aksinin yine aynı derecede bir belge ile kanıtlanması gerektiği yönündeki gerekçeyle karar verilmesinin isabetli olmadığını ifade etmiştir. Bu nedenle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerektiği belirtilmiştir.


Tapu İptali ve Tescil Davalarında Hata ve Hile

Sonuç ve Değerlendirme:


Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun bu kararı, tapu iptali ve tescil davalarında hata ve hile iddialarının nasıl ele alınması gerektiği konusunda önemli prensipler ortaya koymaktadır. Özellikle, hak düşürücü sürenin başlangıç tarihinin hata ve hilenin öğrenildiği tarih olduğu, resmi senetlerin aksinin her türlü delille ispat edilebileceği gibi hususlar, benzer davalarda yol gösterici olacaktır. Bu karar, tapu iptali ve tescil davalarında tarafların haklarının korunması ve adil bir yargılama sürecinin sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır. Hukuki olayınızla ilgili detaylı hukuki danışmanlık almak için Çanakkale Gayrimenkul Avukatımız ile iletişime geçebilirsiniz.



Comments


bottom of page